Yere sağlam basılmazsa, bel fıtığı, skolyoz yada kireçlenmeye niçin olabilir


Vücut ağırlığını taşımada ayakların önemini özetleyen Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, şunları söylemiş oldu:

“Yere iyi mi basarsak, yukarıya doğru diz, kalça, bel, sırt ve hatta boynumuza yansıması da ona nazaran değişiyor. Ayakta düzgüsel basma durumunda, vücut ağırlığının yarısını sağ ayak, öteki yarısını sol ayak taşımalıdır. Ön ve arka dağılımına bakacak olursak, bunun da yarısını ayağın ön tarafı, öteki yarısını ayağın arka tarafı taşımalıdır. Yani kısacası, vücudumuzu sağ ön, sağ arka, sol ön ve sol arka olacak şekilde dört bölüme ayırırsak, her parça vücut ağırlığının %25’ini taşımalıdır” dedi.

Yere basarken dengesizlik olursa, yukarıya iletilen yük dağılımı dengesiz olur

Yere sağlam basıyor olmanın önemini vurgulayarak konuşmasına devam eden Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, şunları kaydetti:

“Yere basma esnasında, eğer bu dağılımda bir dengesizlik oluşursa, yukarıya doğru iletilen yük dağılımı da dengesiz olacaktır. Kişi, eğer vücut ağırlığını ayaklarının arka bölümünde daha yoğun olarak taşıyorsa, vücut dengeyi sağlamak için bel boşluğunu arttıracak ve ilerleyen dönemde bel fıtığı riskiyle karşı karşıya kalabilecektir. Vücut ağırlığını ayaklarının ön bölümünde daha yoğun taşıyorsa, bu sefer dizlere daha oldukça yük binecek ve dizde kıkırdak problemleri ve ilerleyen dönemde kireçlenme sorunlarıyla karşı karşıya kalabilecektir. Aynı şekilde, vücut ağırlığını sağda ya da solda daha yoğun olacak şekilde taşıyorsa da, omurganın yana doğru eğriliği olan skolyoza niçin olabilecektir” diye konuştu.

Ayak tabanındaki basış probleminin sebebi ikiye ayrılıyor

Ayak tabanındaki basış probleminin nedenlerini özetleyen Uzman Fizyoterapist Leyla Altıntaş, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Ayaktaki basma problemini ikiye ayırıyoruz. Birincisinde, ayak bileğinin ayağa nazaran olan açısına bakılır ve burada adım atma esnasında topuk kemiğinin içe ya da dışa kayması olabilir. İkincisi ise, ayak uzun arkı dediğimiz topuk kemiğinden başlayıp parmak köklerine kadar uzanan ayak kavisinin artması (pescavus) ya da azalması (pesplanus – düz taban) durumudur. Ayak tabanındaki bu problemler, genetik olabileceği benzer halde yanlış ayakkabı kullanımına bağlı sonradan edinilmiş de olabilir.

Burada, ayakkabı seçiminde, minimum 2 santimetre dolgu topuk olmasına, topuk kemiğini kavrayan bölümünün sert olmasına, ayak taban bölümünün mümkün olduğunca geniş olmasına, tabanın iyi desteklemesine ve ön kısmının dar olmamasına dikkat edilmelidir.

Günümüzde bu problemlerin teşhisi için “Bilgisayarlı Yürüme Analizi” yapılmaktadır. Bu çözümleme yönteminde, kişi tazyik sensörleriyle donatılmış düz bir platform üstünde yürüyor. Bu sensörler vasıtasıyla, ayak tabanının tazyik haritası çıkarılıyor ve bilgisayar ekranına yönlendirilmiş oluyor. 3 boyutlu meydana getirilen bu analizler yardımıyla, ayakta durağan dururken (statik) ya da adım atma esnasında (dinamik) ayağın hangi kısmına ne kadar yük verildiği ve adım atma esnasında ayak tabanının hangi bölümünün yer ile ne kadar süreyle temas etmiş olduğu ölçümlenmiş oluyor.

Analiz sonuçlarına nazaran de, kişiye uygun egzersiz programları oluşturulur ve lüzumlu görülen durumlarda kişiye hususi tabanlıklar ya da hususi ayakkabılar yapılıyor” şeklinde konuştu.



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir