Gün Dönümü Nasıl Yazılır ?

Sevgi

New member
Ölünce Borçlar Kime Kalır? Yaşarken Yediklerimizin Hesabı Ahirete mi, Bankaya mı?

Arkadaşlar, konuyu biraz gülerek, biraz da düşünerek ele alalım istedim. Çünkü hepimiz hayatta en az bir kez şu soruyu kendimize sormuşuzdur: “Ölünce borçlar kime kalıyor?” Yani insan dünyadan göçüp gidiyor ama kredi kartı ekstresi hâlâ orada, bankanın sisteminde ışıl ışıl yanıyor. Ölüm meleği gelip canımızı alıyor ama Garanti Bankası hâlâ taksitleri takip ediyor. Şimdi soruyorum size: Bu işte bir terslik yok mu?

Borçların Ölümsüzlüğü: Banka Sistemi mi Yoksa Ahiret mi Daha Güçlü?

Şöyle düşünün: İnsan ölünce bedeni toprağa, ruhu öteki âleme, borçları da mirasçılara gidiyor. Yani aslında öldüğünüzde tam olarak kurtulmuş sayılmıyorsunuz. Siz gidiyorsunuz ama “borç” adeta ölümsüzlüğünü ilan ediyor. Hatta bazıları diyor ki, bankaların ruhu vardır, çünkü hiçbir banka alacağını unutmaz.

Erkekler bu noktada stratejik yaklaşır: “Yahu kardeşim, kredi borcun varsa ölmeden önce mirası reddet diye vasiyet et, yoksa çocukların uğraşır.” Mantıklı, çözüm odaklı bir yaklaşım…

Kadınlar ise daha empatik yaklaşır: “Aman çocuklara yük olma, borcunu kapat, arkanı temiz bırak, kimse uğraşmasın.” Yani işin insani boyutunu düşünürler.

Peki siz hangisine daha yakınsınız? Stratejik mi, empatik mi?

Mirası Kabul Etmek = Borcu Kabul Etmek

Burada asıl kritik nokta şu: Türkiye’de miras sadece mal mülkten ibaret değil, borçları da içeriyor. Yani babadan kalan ev var diyorsunuz ama bir bakıyorsunuz, yanında 300 bin lira da kredi borcu gelmiş. Kısacası paket program!

Bu noktada erkekler yine hesap yapar: “Evin değeri 2 milyon, borç 300 bin, net 1 milyon 700 kalır, sorun yok.”

Kadınlar ise duygusal boyutunu vurgular: “Ama o evin içinde çocukluğumuz geçti, anılarımız var, borç da olsa bırakmayalım.”

İşte burada aile içinde büyük çatışmalar başlar. Hatta forumda tartışma başlatacak bir soru sorayım: Siz olsanız, borçlu bir evi kabul eder miydiniz, yoksa “reddi miras” mı yapardınız?

Cennete Gitmek Kolay, Bankadan Kurtulmak Zor

Bakın dostlar, işin en ironik kısmı şu: Dinî inançlara göre insanın günahları bağışlanabilir, sevapları tartılabilir, cennete girme şansı var. Ama bankaya olan borcunuzu kimse bağışlamıyor! Ölünce bile sistem işliyor. Yani öbür dünyaya hazırlanmak bir yana, bu dünyadaki bankacılık sistemi çok daha sıkı ve acımasız.

Erkek mantığı yine devreye girer: “Borcu sigortalat, ölünce sigorta şirketi kapatsın.”

Kadın bakışı: “Ama sigorta da para istiyor, yani borcu kapatmak için bile önceden para vermek lazım.”

Şimdi ben soruyorum size: Sizce bu sistem insana mı hizmet ediyor, yoksa insanı köle gibi borcun hizmetine mi sokuyor?

Borçsuz Ölmek Mümkün mü?

Hadi samimi olalım. Günümüz dünyasında borçsuz yaşamak neredeyse imkânsız. Ev almak için kredi, araba almak için kredi, hatta bazen telefon almak için bile kredi çekiyoruz. Ölmeden önce tüm borçları kapatmak da neredeyse mucize.

Bir erkek forumdaş şunu diyecektir: “Tasarruf yap, borç alma, ölünce de kimseye yük olmazsın.”

Bir kadın forumdaş ise şöyle yaklaşacaktır: “Ama hayatı yaşamak lazım, insan sevdikleriyle mutlu olsun, kredi de çekse değer.”

Peki sizce hangisi doğru? Hayatı borçsuz ama kısıtlı yaşamak mı, yoksa biraz borca girip doyasıya yaşamak mı?

Komik Senaryolar: Mezardan Banka Mesajı

Şimdi biraz da işin şakasına vurayım. Düşünün, öldünüz, mezar taşınızda şu yazıyor:

“Burada yatan kişi çok iyi bir insandı, fakat kredi borçlarını ödeyemedi.”

Ya da banka size hâlâ SMS atıyor:

“Sayın müşterimiz, bu ayki taksidiniz ödenmedi. Allah rahmet eylesin, ama borç baki.”

İşte bu noktada soruyorum: Sizce bankalar bir gün “mezardan ödeme sistemi” çıkarır mı? Belki de gelecekte yapay zekâ, ölenlerin bile hesabını yönetir!

Sonuç: Ölüm Var, Borç Var, Mizah Var

Arkadaşlar, “ölünce borçlar kime kalır?” sorusu aslında sadece hukuki bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir mizah konusu. Çünkü insan ölüyor ama sistem durmuyor. Çocuklar, eş, akrabalar bir anda miras kavgasının yanında borç kavgasına da giriyor.

Benim önerim şu: Hayattayken biraz plan yapmak lazım. Ama yine de bu meseleye gülerek bakmak en güzeli. Çünkü borçla yaşadığımız gibi, borçla göçmek de bir gerçek.

Peki size soruyorum forumdaşlar: Sizce borçla yaşamak mı daha zor, yoksa borçla ölmek mi? Ve daha önemlisi… Ölünce bankalar da bizimle birlikte bir “reddi hayat” yapmalı mı?