Selen
New member
Kendi Çıkarı Ne Demek? — Bir Hikâyenin Gölgesinde Anlamak
Selam forumdaşlar,
Bu akşam bir konuyu içimde evirip çevirdim, sonra dedim ki “bunu yalnızca kendime değil, sizlerle de paylaşmalıyım.” Çünkü bazen “kendi çıkarı” dediğimiz şey, birinin bencilce davranışı gibi görünse de, aslında kalbin derinliklerinde bambaşka bir hikâye saklar. Bugün size tam da böyle bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki okurken birini hatırlarsınız, belki kendinizi.
---
Bir Sabahın Sessizliğinde Başlayan Hikâye
Elif sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştı. Pencerenin önünde durup kahvesini yudumlarken, telefonuna gelen mesaj gözlerinden kaçmadı:
“Toplantı 10’a alındı. Görüşürüz.”
Mesaj, Ayhan’dan gelmişti. Ayhan iş yerinde onunla aynı ekipteydi. Soğukkanlı, planlı, mantığın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Onunla çalışmak hem kolay hem zordu. Çünkü Ayhan duygularla değil, sonuçlarla ilgilenirdi.
Elif ise tamamen zıttı. İnsanları hissederdi. Kimin yorgun, kimin üzgün olduğunu bakışlarından anlardı. Hatta çoğu zaman, kendi işi aksasa bile başkalarının moralini düzeltmeye çalışırdı.
O sabahın sessizliğinde, Elif kendi kendine mırıldandı:
“Bazen insanın kendi çıkarını düşünmesi gerek… Ama nasıl?”
---
Bir Karar Anı
Şirket bir proje ihalesine girmişti. Ayhan, haftalardır planlar yapıyor; risk analizleri, maliyet tabloları, stratejilerle uğraşıyordu. Elif ise müşteriyle olan ilişkileri sıcak tutuyor, onların güvenini kazanmaya çalışıyordu.
Ama işler sarpa sardı. Müşteri, son anda farklı bir beklentiyle geldi: daha duygusal bir sunum, daha insani bir bağ kuran bir yaklaşımla…
Ayhan buna karşı çıktı.
“Biz burada duygusal hikâye anlatmaya değil, çözüm sunmaya geldik Elif!” dedi.
Elif derin bir nefes aldı.
“Bazen çözüm, duygunun içinde gizlidir Ayhan.”
Bu cümle aralarında sessiz bir duvar gibi kaldı.
---
Kendi Çıkarı mı, Kalbinin Sesi mi?
Sunum günü geldiğinde, Elif sabah erkenden ofise gitti. Sunumu birlikte hazırlamaları gerekiyordu ama Ayhan hâlâ gelmemişti. Dosyaları toparlarken eline bir not ilişti:
> “Sunumu ben kendi yöntemimle hazırladım. Ek sunum gerekirse seninkini yedek olarak kullanırız. — Ayhan.”
Elif’in kalbi sıkıştı.
O an düşündü: “Kendi çıkarı ne demek? Bu mu? Başarılı görünmek için duyguyu yok saymak mı? Yoksa sadece işi kurtarmak mı?”
Ayhan geldiğinde, Elif hiçbir şey söylemedi. Sunum başladı.
Her şey planlandığı gibi ilerliyordu… ama bir şey eksikti: insan sıcaklığı.
Tam müşteri temsilcisi ilgisini kaybetmeye başladığında, Elif dayanamadı. Ayhan’ın sözünü kibarca bölüp kendi bölümüne geçti. Hikâye anlatmaya başladı.
Bir çocuğun eğitimine destek olan projelerinden, bir annenin yeniden işe dönmesini sağlayan çalışmalarından bahsetti. Sesinde içtenlik, yüzünde ışık vardı. Salonda sessizlik oldu, ardından alkışlar yükseldi.
---
Görünmeyen Çıkar
Toplantı bitince Ayhan yanına geldi.
“Sunumu kurtardın. Tebrikler.” dedi, ama sesinde hem gurur hem kırgınlık vardı.
Elif gülümsedi:
“Bizim çıkarımız aynı değil Ayhan. Sen projenin kazanmasını istedin, ben insanların kalbini kazanmayı.”
Ayhan sustu. O an fark etti ki Elif’in “çıkarı” aslında daha derin, daha insani bir şeydi.
Kendi çıkarını düşünmek bazen bencillik değildir. Bazen kendini korumaktır. Bazen vicdanın sesini susturmamaktır.
---
Bir Akşam Sohbeti
Aradan haftalar geçti. Proje kabul edildi. Şirket büyüdü, ekip ödül aldı.
Bir akşam, Elif ve Ayhan işten çıkarken birlikte yürüdüler.
“Sen o gün cesur davrandın,” dedi Ayhan. “Ben o kadar plan yaparken sen duyguna güvendin.”
Elif gülümsedi.
“Ben sadece kendi çıkarımı düşündüm, Ayhan. Ama benim çıkarım sadece başarı değil; insanlara dokunabilmekti.”
Ayhan bu cümlede durdu, düşündü.
Belki de ilk kez, “kendi çıkarı”nın sadece kazanç, statü ya da güç olmadığını anladı. Bazen kendi çıkarı, insan kalabilmektir.
---
Kendi Çıkarını Anlamak
“Kendi çıkarı ne demek?” diye sorsalar, çoğu insan “kendi faydasını düşünmek” der. Ama hayat o kadar siyah beyaz değildir.
Bazen kendi çıkarını düşünmek, kendini başkalarına ezdirmemek demektir.
Bazen haksızlığa boyun eğmemek, bazen kalbini korumak, bazen de sessizce geri çekilmektir.
Ayhan’ın çıkarı, projenin kazanmasıydı. Elif’in çıkarı, insanların yüzündeki güvenin silinmemesiydi. İkisi de haklıydı, ama biri eksikti: denge.
Gerçek olgunluk, çıkarınla vicdanın arasındaki o ince çizgiyi koruyabilmektir.
---
Son Söz: Hepimizin Kendi Çıkarı Var
Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni şu:
Belki sen de bir gün “kendi çıkarını düşünüyorsun” diye suçlanırsın.
Ama unutma; çıkarın sadece bencilce bir şey olmak zorunda değil.
Bazen kendi çıkarın, kendini kaybetmemektir.
Forumdaşlar, siz ne düşünüyorsunuz?
Birinin “kendi çıkarı” sizce ne olmalı?
Kalbiniz mi yoksa mantığınız mı rehberiniz olurdu?
Yorumlarınızı okumayı çok isterim…
Çünkü belki de bu konuyu en iyi biz, kendi iç çatışmalarımızdan tanıyoruz.
Selam forumdaşlar,
Bu akşam bir konuyu içimde evirip çevirdim, sonra dedim ki “bunu yalnızca kendime değil, sizlerle de paylaşmalıyım.” Çünkü bazen “kendi çıkarı” dediğimiz şey, birinin bencilce davranışı gibi görünse de, aslında kalbin derinliklerinde bambaşka bir hikâye saklar. Bugün size tam da böyle bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki okurken birini hatırlarsınız, belki kendinizi.
---
Bir Sabahın Sessizliğinde Başlayan Hikâye
Elif sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştı. Pencerenin önünde durup kahvesini yudumlarken, telefonuna gelen mesaj gözlerinden kaçmadı:
“Toplantı 10’a alındı. Görüşürüz.”
Mesaj, Ayhan’dan gelmişti. Ayhan iş yerinde onunla aynı ekipteydi. Soğukkanlı, planlı, mantığın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Onunla çalışmak hem kolay hem zordu. Çünkü Ayhan duygularla değil, sonuçlarla ilgilenirdi.
Elif ise tamamen zıttı. İnsanları hissederdi. Kimin yorgun, kimin üzgün olduğunu bakışlarından anlardı. Hatta çoğu zaman, kendi işi aksasa bile başkalarının moralini düzeltmeye çalışırdı.
O sabahın sessizliğinde, Elif kendi kendine mırıldandı:
“Bazen insanın kendi çıkarını düşünmesi gerek… Ama nasıl?”
---
Bir Karar Anı
Şirket bir proje ihalesine girmişti. Ayhan, haftalardır planlar yapıyor; risk analizleri, maliyet tabloları, stratejilerle uğraşıyordu. Elif ise müşteriyle olan ilişkileri sıcak tutuyor, onların güvenini kazanmaya çalışıyordu.
Ama işler sarpa sardı. Müşteri, son anda farklı bir beklentiyle geldi: daha duygusal bir sunum, daha insani bir bağ kuran bir yaklaşımla…
Ayhan buna karşı çıktı.
“Biz burada duygusal hikâye anlatmaya değil, çözüm sunmaya geldik Elif!” dedi.
Elif derin bir nefes aldı.
“Bazen çözüm, duygunun içinde gizlidir Ayhan.”
Bu cümle aralarında sessiz bir duvar gibi kaldı.
---
Kendi Çıkarı mı, Kalbinin Sesi mi?
Sunum günü geldiğinde, Elif sabah erkenden ofise gitti. Sunumu birlikte hazırlamaları gerekiyordu ama Ayhan hâlâ gelmemişti. Dosyaları toparlarken eline bir not ilişti:
> “Sunumu ben kendi yöntemimle hazırladım. Ek sunum gerekirse seninkini yedek olarak kullanırız. — Ayhan.”
Elif’in kalbi sıkıştı.
O an düşündü: “Kendi çıkarı ne demek? Bu mu? Başarılı görünmek için duyguyu yok saymak mı? Yoksa sadece işi kurtarmak mı?”
Ayhan geldiğinde, Elif hiçbir şey söylemedi. Sunum başladı.
Her şey planlandığı gibi ilerliyordu… ama bir şey eksikti: insan sıcaklığı.
Tam müşteri temsilcisi ilgisini kaybetmeye başladığında, Elif dayanamadı. Ayhan’ın sözünü kibarca bölüp kendi bölümüne geçti. Hikâye anlatmaya başladı.
Bir çocuğun eğitimine destek olan projelerinden, bir annenin yeniden işe dönmesini sağlayan çalışmalarından bahsetti. Sesinde içtenlik, yüzünde ışık vardı. Salonda sessizlik oldu, ardından alkışlar yükseldi.
---
Görünmeyen Çıkar
Toplantı bitince Ayhan yanına geldi.
“Sunumu kurtardın. Tebrikler.” dedi, ama sesinde hem gurur hem kırgınlık vardı.
Elif gülümsedi:
“Bizim çıkarımız aynı değil Ayhan. Sen projenin kazanmasını istedin, ben insanların kalbini kazanmayı.”
Ayhan sustu. O an fark etti ki Elif’in “çıkarı” aslında daha derin, daha insani bir şeydi.
Kendi çıkarını düşünmek bazen bencillik değildir. Bazen kendini korumaktır. Bazen vicdanın sesini susturmamaktır.
---
Bir Akşam Sohbeti
Aradan haftalar geçti. Proje kabul edildi. Şirket büyüdü, ekip ödül aldı.
Bir akşam, Elif ve Ayhan işten çıkarken birlikte yürüdüler.
“Sen o gün cesur davrandın,” dedi Ayhan. “Ben o kadar plan yaparken sen duyguna güvendin.”
Elif gülümsedi.
“Ben sadece kendi çıkarımı düşündüm, Ayhan. Ama benim çıkarım sadece başarı değil; insanlara dokunabilmekti.”
Ayhan bu cümlede durdu, düşündü.
Belki de ilk kez, “kendi çıkarı”nın sadece kazanç, statü ya da güç olmadığını anladı. Bazen kendi çıkarı, insan kalabilmektir.
---
Kendi Çıkarını Anlamak
“Kendi çıkarı ne demek?” diye sorsalar, çoğu insan “kendi faydasını düşünmek” der. Ama hayat o kadar siyah beyaz değildir.
Bazen kendi çıkarını düşünmek, kendini başkalarına ezdirmemek demektir.
Bazen haksızlığa boyun eğmemek, bazen kalbini korumak, bazen de sessizce geri çekilmektir.
Ayhan’ın çıkarı, projenin kazanmasıydı. Elif’in çıkarı, insanların yüzündeki güvenin silinmemesiydi. İkisi de haklıydı, ama biri eksikti: denge.
Gerçek olgunluk, çıkarınla vicdanın arasındaki o ince çizgiyi koruyabilmektir.
---
Son Söz: Hepimizin Kendi Çıkarı Var
Bu hikâyeyi paylaşmamın nedeni şu:
Belki sen de bir gün “kendi çıkarını düşünüyorsun” diye suçlanırsın.
Ama unutma; çıkarın sadece bencilce bir şey olmak zorunda değil.
Bazen kendi çıkarın, kendini kaybetmemektir.
Forumdaşlar, siz ne düşünüyorsunuz?
Birinin “kendi çıkarı” sizce ne olmalı?
Kalbiniz mi yoksa mantığınız mı rehberiniz olurdu?
Yorumlarınızı okumayı çok isterim…
Çünkü belki de bu konuyu en iyi biz, kendi iç çatışmalarımızdan tanıyoruz.